Investing.com – McDonald’s hissesi, Quarter Pounder hamburgerlerine bağlı bir E. coli salgını nedeniyle bir kişinin hayatını kaybetmesi ve 49 kişinin hastalanmasının ardından yüzde 6’ya yakın bir düşüş yaşadı. Salgın, ABD’nin 10 eyaletinde yayıldı ve en az 10 kişi hastanede tedavi görüyor. Olay, Eylül ayı sonlarında başlarken bu ay da devam ediyor.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, bu halk sağlığı endişesinin, McDonald’s (MCD)’ın büyüme sağlamakta zorlandığı bir dönemde kötü bir zamanlamaya denk geldiğini belirtti. Hargreaves Lansdown’un para ve piyasa bölüm başkanı Susannah Streeter de, bu durumun şirket için hiç de istenmedik bir haber olduğunu ifade etti.
Geçmişteki E. coli salgınları örnek teşkil ediyor
Söz konusu E. coli salgınının, Quarter Pounder’da kullanılan dilimlenmiş soğandan kaynaklanmış olabileceği belirtildi. McDonald’s, bu soğanların bir tedarikçiden geldiği ve üç dağıtım merkezine ulaştığını açıkladı. Geçmişte, 2015 yılında Chipotle ve 1993 yılında Jack in the Box (JACK) adlı restoran zincirlerinde yaşanan benzer E. coli salgınları, şirketlerde ciddi satış kayıplarına yol açmıştı.
Analist Brian Vaccaro, Chipotle’ın toparlanmasının yaklaşık bir buçuk yıl sürdüğünü, Jack in the Box’ın ise dört çeyrek boyunca gelir kaybı yaşadığını hatırlattı. E. coli O157:H7 türünün ciddi hastalıklara yol açtığı ve Jack in the Box’ın olayıyla ilişkilendirildiği belirtiliyor.
McDonald’s, tedbirler alarak krizi aşmaya çalışıyor
Salgına karşı önlem olarak, McDonald’s Quarter Pounder’da kullanılan dilimlenmiş soğan ve et köftelerini kaldırdı ve etkilenmiş bölgelerde satışları geçici olarak durdurdu. Ancak BMO Capital Markets analisti Andrew Strelzik, benzer satış baskılarının hızlı şekilde aşılabileceği ve kalıcı olmayabileceği konusunda iyimser.
McDonald’s ABD’de benzeri görülmemiş bir değer menüsü olan 5 dolarlık menülerin satışa sunulmasının ardından hızla artan satış ivmesini kaybetti. Ancak JPMorgan analistleri, şirketin salgının kaynağını hızlıca tespit etmesinin ve tedarik zincirini yeniden düzenlemesinin etkili bir çözüm sunabileceğini belirtti. Ulusal veya uluslararası düzeyde bir krize dönüşmesinin beklenmediğini de eklediler.
